Karalama Defteri
Koçluk, Akıl Vermelere Karşı
“Koçluk Akıl Vermelere Karşı” tam da bir çizgi roman başlığı gibi oldu. Koçluk özü gereği bir şeylere karşı olma işi değil o yüzden bu başlığı bir çatışmayı yüceltmek için değil, koçluk sürecine dair beklentileri doğru yönetebilmek adına kullandım.
Zaman zaman koçluk seanslarına gelen danışanlardan “koçluk eğitimi benim için önemli, bu eğitimden bana yol göstermenizi, benim çözemediğim konularda çözmeme yardımcı olmanızı istiyorum” gibi yorumlara rastlayabiliyoruz. Gerek kurumsal gerekse bireysel koçluklarda koç bir akil adam / kadın şeklinde algılanabiliyor. Ancak koçluk, temellerini bazı değer ve prensipler üzerine kurmuş bir çalışma disiplini. Bunları kısaca belirtmek gerekirse;
• Her bir danışan kendi yaratıcı potansiyeline sahiptir ve sorunlarına / hedeflerine ulaşmak için bireysel çözüm yollarını üretebilecek kapasiteyle donatılmıştır,
• Kimseye zorla bir şey öğretilemez, kişi neyi öğreneceğine kendi karar verir,
• Her bir birey kendi yaşamının sorumluluğunu üstlenmek durumundadır ( varoluşçu felsefenin “özgürlüğe mahkumuz” tezini bu konuyla oldukça ilişkili buluyorum),
• Her bir birey kendisine mahsus güçlü yanlara sahiptir, bu güçlü yanlar kendisini mevcut durumundan daha ileriye taşıyacaktır,
• Koç’ un doğruları, yanlışları, istekleri, danışandan beklentileri koçluk sürecinin unsuru değildir, danışanın istekleri, danışanı rezone eden tutkuları ve vizyonu sürecin odak noktasıdır. Bu sebeple de danışana akıl vermek koçun işi değildir.
• İnsan anlam arayan ve anlam yaratan bir varlıktır, kendi anlamlı dünyasını yaratacak bireye de dışardan yön çizmeye çalışmak sürece katkı sağlamak yerine süreci baltalayabilir.
Bu prensipler içerisinde baktığımızda da koçluğu “kişinin kendi potansiyelini gerçekleştirmesi yolculuğunda ona eşlik etmek” şeklinde tanımlayabiliriz.
Kişinin kendi potansiyelini gerçekleştirmesi, bu potansiyeli kullanabilmesi sürecinde koç’ un işi tüm odağını danışanın değerleri, hedefleri, anlattıkları, beden dili, ses tonu ile vurguladıklarına vermek ve gerçekten tüm mevcudiyetiyle seansta olmaktır. Koç cevapları veren değil, cevapları bulduran kişidir. Hatta bazen danışanın seanstan cevaplarla değil soru işaretleriyle ayrılmasını da sağlayan kişidir koç.
Peki neden koç cevapları vermektense soruları sormaya odaklanıyor? Bunun cevabını vermeden önce aldığım esprili bir geribildirimi paylaşmak isterim. Bir danışanım bana “valla Mehmet Bey senin işin de iyiymiş, sen soruyorsun ben cevaplıyorum, tüm değişimi ben yapıyorum ama faturayı sen kesiyorsun” demişti. Gülmemiz geçtikten sonra “eğer gerçekten öyleyse o halde işimi iyi yapıyormuşum, teşekkür ederim” demiştim. İlk cümledeki sorunun cevabına gelirsek yetişkin bir birey kendi hayatının sorumluluğunu almıştır. Almadığını iddia etse de, kendisine kurban rolünü biçmiş olsa da almıştır sorumluluğu. Kurban rolünü seçmiş kişiyi örnek olarak verirsek bu birey bu rolü seçerek ve bu rolden çıkmayarak özgür iradesiyle bir seçim yapmış ve sonuçlarını yaşamaktadır. Koçluk süreci her anında danışanlara dümende kendilerinin olduğunu farkına vardıran ve hayatlarının yönünü belirleyen karar merciinin kendileri olduğunu ayna tutarak gösteren bir çalışma şeklidir. Bu süreçte bazen zor kararlar almak durumunda kalınsa da ya da konfor alanının dışına çıkmak ve risk almak gibi bir seçenekle yüzleşilse de, o çok da kolay olmayan, cesaret ve irade isteyen adımları atıp atmama kararı tamamen danışandadır. Bu sebeple de akıl hocalığı ile koçluk birbirlerinden oldukça farklı iki ilişki tarzıdır. Koç kendisiyle ilgili olmayan bu durumları kişisel başarısının ölçütü yaparak müdahil olamaz. Koçun müdahilliği ancak seçenek yaratma kısmında gerek duyulduğu takdirde alternatifler üreterek danışanın değerlendirmesine sunmak şeklinde olabilir.
Konunun bir farklı boyutu ise; akıl hocalığında açıktan veya gizliden gizliye algılanan birinin diğerine karşı üstünlüğü vardır. Üstünlük bir böbürlenme aracı olarak kullanılmasa dahi, akıl alan verene tâbidir. Koçluk ilişkisi ise eşitler arasındaki açık ve doğal bir iletişim sürecidir.
Sizi birinin gerçekten dinlemesi ve yol göstermeden kendi seçimlerinizle yaşamanızı şekillendirmesinde size eşlik etmesini istiyorsanız, akıl vermek gibi olmasın ama sanırım koçluk alma zamanınız gelmiş demektir.
Mehmet Gürsoy
Mehmet Gürsoy Tarih:31.07.2012
Yukarı